İlköğretim Okullarının Bilgisayar ve Donanımları Konusunda Mevcut Durumları ve Sorunlar
İlköğretim okullarındaki bilgisayar ve bilgisayar donanımı konusundaki mevcut durumu ortaya çıkarmayı amaç edinen bu araştırmada veriler, 607 okul yöneticisi ve
İlköğretim okullarındaki bilgisayar ve bilgisayar donanımı konusundaki mevcut durumu ortaya çıkarmayı amaç edinen bu araştırmada veriler, 607 okul yöneticisi ve öğretmenden anketlerle elde edilmiştir. Verilerin çözümlenmesinde yüzde, frekans, aritmetik ortalama, Ki-kare “t” ve “F” testleri kullanılmıştır.
Araştırma sonunda elde edilen bulgular şöyle sıralanabilir: İlköğretim okullarının çoğunda bilgisayar mevcuttur, ancak sayısı yetersizdir. Bilgisayar donanımı ve özellikle internet bağlantısı konusunda okullarda önemli eksiklikler mevcuttur. İlköğretim okullarındaki öğretmen ve yöneticiler, bilgisayar ve donanıma en üst düzeyde ihtiyaç bulunduğunu belirtirken, bunları orta düzeyde kullandıklarını ifade etmişleridir.
Araştırmanın diğer bir sonucu da, Türkiye’deki yedi coğrafi bölgede bulunan ilköğretim okullarında, en az bilgisayar ve donanımına sahip bölgeler, daha az gelişmiş bölgelerdir.
İlköğretim okullarının, mevcut bilgisayar altyapısı ile bilgi toplumunun bireylerini yetiştirmesi beklenmemelidir. Bu konuda, alternatif çözüm arayışlarına ihtiyaç vardır.
1.GİRİŞ
Yirminci yüzyılın en önemli buluşlarından olan bilgisayar; birçok alanda olduğu gibi, eğitimde de önemli değişim ve gelişmelere yol açmıştır. Bilgisayar ve ona dayalı bilişim teknolojileri, 20. yüzyılın son çeyreğine damgasını vurmuş ve 21. yüzyılda da, eğitim dahil her sahada, temel unsur olmaya devam edeceğinin işaretlerini vermektedir.
Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçişin yaşandığı günümüzde, sanayi toplumuna geçişte buharlı makinelerin rolünü, bilgi toplumuna geçişte bilgisayarlar üstlenmiştir. Bu gün bilgisayar, toplumun sürükleyici temel unsuru haline gelmiştir. Bu durumun eğitime yansımaları, daha çok eğitimde verimlilik ve kalitenin yükseltilmesi, sürekli eğitim ve eğitimin zaman ve mekandan bağımsız olarak kitlelere yaygınlaştırılmasında bir araç olarak bilgisayarın kullanımı şeklinde olmuştur. Bunun sonucunda gelişmiş ülkeler, giderek eğitimde daha fazla bilgisayar kullanmaya başlamış ve hatta bilgisayar, eğitimde odak noktası haline gelmiştir (Özden, 1999).
Eğitimde bilgisayar teknolojisinin yaygınlaşması sonucu eğitim, giderek yazılı kağıttan, on-line bir görünüm almaktadır. İnsanlar, eğitimde giderek bilgisayar ekranına daha fazla bağımlı hale gelmekte ve öğrenciler, güncelleşmeyen ölü ve eski kağıtlardan, canlı ve taze ekranlara kavuşmaktadırlar. Denilebilir ki 21. yüzyılın cahili, okuma-yazma bilmeyenler değil, bu teknolojiden yararlanamayan bireyler olacaktır (Marc, 2001).
Yaşamın bir parçası haline gelen bilgisayar teknolojisi, sadece geleceğin dünyasına birey yetiştirmede temel belirleyici olmakla kalmayıp, günümüzde de eğitim alanındaki sorunlara çözüm olarak, üzerinde önemle durulan bir seçenek haline gelmiştir. İnsanların giderek karmaşıklaşan toplumsal yaşama uyum sağlamaları, öğretme-öğrenme etkinliklerinin bireylerin gereksinimlerine uyarlanması ve verimli hale getirilmesi için de, eğitimde bilgisayardan yararlanmanın bir zorunluluk olduğu savunulmaktadır ( Hızal, 1989).
Eğitimde bilgisayar kullanımının, gerek bireysel, gerekse toplumsal gerekçeler açısından kaçınılmaz bir zorunluluk olduğu ortadadır. Bilgisayar eğitiminin, okur-yazarlık eğitimi gibi, tüm bireylere verilmesi gerektiği belirtilmektedir.
Bilgisayar teknolojisinin eğitimde kullanılmasının gerekçeleri bunlarla sınırlı değildir. Öğrenmede bireysel ayrılıkların geçmişten çok daha fazla önemsendiği günümüzde, öğretme-öğrenme süreçlerinin bireyselleştirilmesi de, üzerinde durulan önemli bir konudur. Bilgisayar, öğretimin bireyselleştirilmesinde en etkili yöntemlerin başında gelmektedir.
Günümüzde, bilgisayardan, kreşlerden, üniversitelere kadar tüm öğrenim kademelerinde yararlanılmaktadır. Kullanıldığı sınıf düzeyine göre değişmekle birlikte, bilgisayar, genel anlamda, öğretimi daha renkli hale getirme, farklı öğrenme ihtiyaç ve hızına göre öğretimi bireyselleştirme, dersi istenildiği kadar tekrar etme, gibi imkanlar sunmaktadır.
Rıza’ya göre (2001:27), bilgisayar, çocuğun okul dışındaki saatlerinin de öğretimle geçmesine yardımcı olmaktadır. Çocuk, bilgisayar yardımıyla, daha okula gelmeden ana dilini daha hızlı öğrenmeye başlamakta, nesne ve olguları daha kolay öğrenebilmektedir. Çünkü bilgisayar, çocuklara görsel-işitsel çok renkli bir öğrenme ortamı sunmaktadır.
Bilgisayar, eğitimde hem araç hem de yöntem olarak kabul edilmektedir. Araç olarak kullanıldığında, öğretmenin diğer etkinliklerini desteklerken; yöntem olarak kullanıldığında, bir tür bireysel ve bağımsız öğrenmeyi sağlamış olur. Bilgisayar öğrencide herhangi bir baskı oluşturmamaktadır. Öğrenci, herhangi bir tehdide maruz kalmadan, gece gündüz onunla çalışabilmektedir. Ayrıca, aracın sabrı tükenmemekte, yorulmamakta ve bıkmamaktadır (Rıza, 2000:35).
Eğitim sistemimizin ve özelikle ilköğrenimimizin karşı karşıya olduğu sorunların çözümü için, eğitim sistemimizin bilimsel ve teknolojik bir yapıya kavuşturulması gerekmektedir. Günümüzde en etkili teknolojik araçların başında bilgisayar gelmektedir. Bilgisayarın eğitimde kullanılması gerekliliği, hemen herkes tarafından tartışmasız olarak kabul edilmektedir.
Eğitimdeki sorunlara çözüm getirmek ve eğitimi teknolojik bir yapıya kavuşturmak üzere MEB, veli ve öğrencilerden gelen istekler, bilgisayarın yaygınlaşması sonucu ilgili firmaların baskıları ile hükümetlerin bilgisayar destekli eğitimi kalkınmanın bir şartı olarak görmelerinin bir sonucu olarak, eğitimde bilgisayarı gündeme getirmiştir (Rıza,2001:23).
Ancak birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de, bu konuda eğitim kurumları, toplumun gerisinde kalmışlardır. Yaşam, her alanda giderek daha fazla bilgi teknolojilerine dayalı hale gelirken, okullar, büyük oranda geleneksel bir görünüm arz etmektedir. Bilgi toplumu için gerekli donanım ve kapasitede elemanlar yetiştirmesi beklenen okullar, toplumun ihtiyaçlarını karşılayamama eleştirisi ile karşı karşıyadırlar. Bilgisayar eğitiminde gecikmenin en önemli nedeni, ekonomik yetersizlikler ve ilgililerin hazır olmaması gösterilmektedir.Türkiye, henüz sanayi toplumunun ihtiyaçlarına uygun insan modelini belirleyemeden, şimdi bilgi toplumunun insan tipini belirleme sorumluluğu altındadır (Özden, 1999).
MEB, bilgi toplumunun ihtiyaçlarını karşılamak için bu konuda önemli adımlar atmasına rağmen, bilgisayarla eğitim ve okulların bilgisayarlaşması konusunun önemli sorunlarla karşı karşıya olduğu bilinmektedir. Bu sorunların önemli bir kısmı kaynak ve ekonomik zorluklara bağlı olarak ilköğretim okullarındaki bilgisayar ve donanımlarının sayı ve nitelik olarak yetersizliği ile ilgilidir.
Okullardaki bilgisayar altyapısının yeterliği ve sorunları konusunda Kılıçer (1999), Gürol ve Gök (2002) ile Akpınar ve diğerlerinin (2001) yaptıkları araştırmalarda, okullarda, bilgisayar ve donanımının yetersiz olduğu, genellikle her bilgisayara birden fazla öğrencinin düştüğü, bilgisayar laboratuarının ihtiyacı karşılamaktan uzak olduğu ve mevcut imkanların da, eğitimde etkili kullanılamadığı saptamıştır. Bu araştırmalarda, genellikle her okulda bir bilgisayar bulunduğu fakat, bilgisayar sayısı ve donanım sisteminin ihtiyacı karşılamaktan uzak olduğu tespit edilmiştir.
Avrupa Birliği (AB), Türkiye’nin de dahil olduğu bir proje ile üye ülkelerde teknoloji kullanımını özendirmek için, “E- Avrupa Eylem Planı” oluşturmuştur. Türkiye, e-Avrupa + Eylem Planı çerçevesinde, 2001-2003 yıllarını kapsayan bir zaman dilimi içerisinde, eylem planını uygulamayı taahhüt etmiştir. Ancak bu güne kadar gerekli çalışmalarda geç kaldığı için, AB fonlarından bu konuda yararlanamamıştır. Aday ülke olarak, her alanda olduğu gibi, eğitim alanındaki standartlarına yaklaşmayı hedef olarak kabul ettiğimiz AB de ilköğretim okullarında her 13.2 öğrenciye bir bilgisayar ve her 32.9 öğrenciye de internete bağlı bir bilgisayar düşmektedir. Türkiye’deki ilköğretim okullarında durum ise, 2001 yılı itibarıyla, 11.165.280 öğrenci, 127.000 bilgisayar ve 87 öğrenciye bir bilgisayar şeklindedir. MEB, kısa vadede 4 bin, orta vadede 10 bin, 2023 yılına kadar ise, tüm okulların bilgi ve iletişim teknolojileriyle donatılması, bu donanımın yaygın ve etkin olarak kullanımının sağlanmasını hedeflemektedir (Esirgen ve Diğerleri, 2002).
İlgili göstergeler, Türkiye’nin AB ‘ye uyum ve bilgi toplumu olma yolunda, eğitimde bilgisayar teknolojisi kullanma konusunda, önemli sorunlarla karşı karşıya olduğunu göstermektedir.
Bu konunun üzerinde hemen her hükümet döneminde ciddi şekilde durulmuş olmasına ve konu kalkınma planlarında ele alınmış olmasına rağmen, nüfus artışı, ekonomik zorluklar ve krizler sonucu, ilgili sorunlar devam etmektedir. Eğitimde bilgisayar teknolojisi kullanımı konusunda, gelişmiş ülkelerin hızlı atılımları karşısında, ülkemizin bu hızla eğitimde bilgisayarlaşma hedefine ulaşması kolay görünmemektedir.
Bugün ilköğretimde öğrenim gören çocukların, 21. yüzyılın ilk yarısına damgasını vuracak olan bireyler olacağına göre, gelecekte bilgi toplumu olabilmek için, bugünden ilköğretim okullarının bilgi teknolojileri ile donatılması büyük önem arz eder.
Geleceğin bilgi toplumunu oluşturmak üzere, ilköğretimin bilgisayar destekli hale getirilmesine ilişkin sorunların giderilmesi ve çözümü için, bu konudaki mevcut alt yapının tespiti konusunda, bilimsel araştırmalar yapılması önemlidir.
Bu çalışmada, ilköğretim okullarında bilgisayar ve donanımının mevcut ve ihtiyaç durumu, kullanılma derecesi ve bunlarla ilgili sorunların tespit edilmesi amaçlanmıştır.
2. YÖNTEM
Bu araştırmanın amacı, ülkemizdeki ilköğretim okullarının bilgisayar ve donanımı konusundaki mevcut durumları ile bu konudaki sorunların tespit edilmesidir.
Araştırmada veriler, MEB Eğitimi Araştırma ve Geliştirme Dairesi (EARGED) tarafından desteklenmiş olan yüksek lisans tezi için ilköğretim okul yöneticileri ile bu okullarda görev yapan öğretmenlere uygulanan anketlerden elde edilmiştir.
Araştırmanın evrenini, Türkiye’de 2001-2002 öğretim yılında, eğitim-öğretim veren, devlet ilköğretim okullarındaki okul yöneticileri ile öğretmenler oluşturmaktadır. Örneklem ise, Türkiye’de yedi coğrafi bölgeden, DİE kaynakları (1999) esas alınarak, her bölgeden en gelişmiş ve en az gelişmiş iki il merkezinde bulunan, devlet ilköğretim okullarındaki, toplam 607 okul yöneticisi ve öğretmenden oluşturulmuştur. Araştırmada veriler, üçlü likert türünde (1.Hiç, 2.Orta, 3.Tam) hazırlanmış anketle elde edilmiştir. Anket, iki bölümden oluşmaktadır; birinci bölümde kişisel bilgiler, ikinci bölümde ise öğretim materyallerine ilişkin maddeler mevcuttur. Anket sonucunda elde edilen veriler, SPSS paket istatistik programında değerlendirilmiştir. Veriler çözümlenirken yüzde, frekans, aritmetik ortalama, ki-kare, “F” ve “t” testi kullanılmıştır.
Makalenin devamını okumak için ekteki dosyayı indiriniz.