İlköğretimde Türkçe Eğitimi

Dil öğretiminde ve eğitiminde yeni gelişmeler, yeni yaklaşımlar gözleniyor. Bu alanlarda yeniden bilgilenmemiz gerekiyor. Türkçenin doğru yazılıp, konuşulması Türkçe eğitiminin

Dil öğretiminde ve eğitiminde yeni gelişmeler, yeni yaklaşımlar gözleniyor. Bu alanlarda yeniden bilgilenmemiz gerekiyor.
Türkçenin doğru yazılıp, konuşulması Türkçe eğitiminin bilimsel yöntemlerle yapılmasına bağlıdır. Bunun için var olan Türkçe eğitimi programları, çağdaş program anlayışına göre geliştirilmelidir.
1981’de yürürlüğe giren Türkçe Eğitimi Programı öncekilere göre daha yetkin ve gelişmiş bir programdır. Ancak bu programın tam anlamıyla uygulandığı söylenemez.
Türkçe eğitiminde geleneksel anlayış ve yöntemlerden tam kurtulmuş değiliz. Birçoğumuz yıllar önce Türkçe öğretmenlerimizden gördüğümüz yöntemleri uyguluyoruz bugün. Oysa Türkçe Eğitimi Programı, AÇIKLAMALAR, DE¼ERLENDİRME, ARAÇLAR, KAYNAKLAR bölümleriyle, sıralanmış olan DAVRANIŞLARLA, bize yeni yaklaşımlar sunuyor. Bu yaklaşımların çoğunu özümseyip, bir türlü uygulama alanına koyamıyoruz.
Türkçe dersinin bilgi dersi değil, beceri ve anlatım dersi olduğundan yola çıkarak, programda yazılı olan, “okuma, anlama, dinleme, anlatım, dil bilgisi ve yazı” etkinliklerinin tümü yapılmalıdır. Böylece öğrencilerin, bu alanda kalıcı davranışlar ve alışkanlıklar edinmeleri sağlanacaktır. Alışılmış ve kalıplaşmış ezber yöntemleriyle, sınav bilgilerine yoğunlaşmayla, Türkçe öğretiminde başarılı olmamız olası değildir.
Özellikle yazı dersini önemsiz gören, öğrencilerine şiir defteri bile tutturmayan, gereksiz, uzun uzun her metni incelemeye kalkan, sonra da zaman azlığından şikâyet eden arkadaşlarımızın, geleneksel yöntemleri bırakması gerekiyor.
Eğitimin bütün alanlarında olduğu gibi, Türkçe eğitiminin geliştirilmesinde de programdan uygulamaya kadar öğretmenlerin görüşleri alınmalıdır. TÜRKÇE E¼İTİMİ ÜZERİNE ÖNERİLER
• Türkçe dersinin bir bilgi dersi değil, beceri ve alışkanlık dersi, anlatım dersi olduğu gözden uzak tutulmamalı, bütün etkinlikler okuma, dinleme, anlama, anlatma, yazma becerilerinin ve alışkanlıklarının geliştirilmesine yönlendirilmelidir. Bunun için “Türkçe öğretimi” yerine “Türkçe eğitimi” kavramını kullanıyoruz. Dilin kullanımında olumlu bir davranış değişikliği ve dönüşüm amaçlanıyor. Çünkü dil eğitiminde ezber bilginin hiçbir değeri yoktur.
• Metin incelemede, “Metin Basamakları”nın tümünü kullanmak gereksizdir. O günkü konuya uygun yanının incelenmesi yeterlidir. Böylece ders saatlerinin azlığı şikâyeti de ortadan kalkar.
• Dil bilgisi ve kompozisyon için ayrı ders saati ayırma alışkanlıklarından kurtulmalıyız. Dil bilgisi konuları metin işlenirken sarmal bir şekilde verilmeli, kompozisyon (anlatım) konuları da metinden hareketle tartışılıp, yazdırılmalıdır.
• Yazılı anlatım çalışmalarının değerlendirilmesinde, çalışmanın hangi yönüne (şekil, dil ve anlatım, yazım ve noktalama, buluş-yaratıcılık vb.) ne kadar puan verileceği konularında, ülke düzeyinde bir ortaklık yoktur. Bu yüzden çok öznel değerlendir melerle, aynı yazıya farklı puanlar verildiği görülmektedir. Müfredat programının değerlendirme bölümünde puanlamanın ayrıntıları olmalıdır.
• Okuma ve dinleme, konuşma becerisinin gelişmesi, çocuğun yaşamının her evresindeki çalışmalarla olasıdır. Bunun için “her öğretmenin, bir Türkçe öğretmeni olma” ilkesi yaşama geçirilmeli, dille ilgili temel beceriler okullarda yalnız Türkçe öğretmenlerine bırakılmamalıdır. Bu durum okul kurullarında dile getirilmelidir.
• Her öğretmen odasında bir “Türkçe Öğretmenleri Kitaplığı”na gereksinim var. Ortaklaşa oluşturulan bu kitaplık derslere daha çok örnekle ve kaynakla girmemizi sağlayacaktır. Diğer öğretmen arkadaşların da yararlanmasına açık olmalıdır bu kitaplık.
• Türkçe dersinde kazanılan beceriler, eğitsel kol etkinliklerine, yarışmalara, tören ve bayramlara, sergilere, müsamerelere kaynaklık etmelidir. Üretilenler okul yaşamının değişik alanlarında kullanılmalıdır.
• Öğrencilere kitap ve edebiyat sevgisi, şiirden yola çıkarak aşılanabilir. Bu amaçla, müfredat programının anlatım bölümüne, 6., 7., 8. sınıflar için “seçme şiirler defteri tutma zevk ve alışkanlığı kazanmak” konu olarak konulmasına karşın, bu durum uygulamada görülmemektedir. Her Türkçe öğretmeni müfredat programı gereği, öğrencilerine seçme şiirler defteri tutturmalıdır.
• Yazı çalışmalarımıza, müfredat programındaki konuların tümünü uygulayarak, gereken önemi vermeliyiz.
• Öğrencilerimizi daha iyi tanıyıp, eksikliklerini belirlemek amacıyla, okuma, anlatım, “belirtke tabloları” düzenleyebiliriz. Böylece gelişim aşamaları ortaya çıkar.
• Öğrencileri, birbirlerinin kitaplıklarından yararlanmaya, evde kitaplık kurmaya, sınıf kitaplığını zenginleştirmek için katkıda bulunmaya özendirmeliyiz. Çok okuyan öğrencilerimizin okuma, yazma ve konuşma yönünden hızla gelişmesi buna bağlıdır. Kitap okumayı ödüllendirmeyi de bilmeliyiz.
• Öğrencilerimizden düzeylerini dikkate alarak, bireysel farklılıklara özen göstererek, kendi beceri ve yetenekleri oranında gelişmelerine yardımcı olmalıyız.
• Ders kitaplarındaki sıradan, düzeysiz metinleri yıllık plânlara almamalıyız. Seçkin, düzeyli, okurken zevk veren şair ve yazarlarımızın yapıtlarına yer vermeliyiz. Türkçe yazma oranı yüksek, özgün anlatımlı olanları seçmeliyiz.
• Ders kitabı bağımlılığını kenara itmeliyiz. Ders kitaplarındaki sorular, açıklamalar bizim temel noktamız olamaz. Kendimize ait sorularımız, anlatımlarımız, örneklerimiz olmalıdır.
• Sınıfta “demokratik eğitim” ilkesi en çok Türkçe dersinde hayata geçirilebilir. Konuşma, katılma, eleştirme, araştırma, öz güvenle anlatma, hoşgörülü olma, eleştirel dinleme alışkanlığı ancak, özgür fakat plânlı yönlendirilen bir Türkçe dersinde sağlanabilir.
• Türkçe dersi zümre toplantılarının gündemi, ders dışı etkinlikleri de kapsayacak şekilde geniş tutulmalıdır. Zümre toplantılarının, il ve ilçe düzeyinde yapılması, Türkçe ve Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenlerinin deneyimlerini paylaşmaları açısından önemlidir.
• Öğrencilere not alma, not tutma, özetleme, kitap tanıtma gibi temel araştırma ve bilgi edinme konularında özellikle “Güzel Konuşma ve Yazma” derslerinde uygulamalı eğitim yapılmalıdır. Kaynak araştırma, kaynak kullanma, yazılı metinler sonuna kaynak listeleme alışkanlığı, küçük sınıflardan başlayarak verilmelidir. Kaynak yazıları aynen kopya etme, kalıplaşmış cümleler kullanma alışkanlıkları kırılmalı, öğrenciler özgün yazmaya ve konuşmaya özendirilmelidir. Türkçe dersinde işlenen konular, Güzel Konuşma-Yazma programından çıkarılmalıdır. Çünkü tekrar aynı konuları işleme, öğretmen ve öğrenciye sıkıcı gelmektedir.
Yukarıda önerilen konularda eksiklerimiz olduğu bir gerçektir. Bu eksikleri gidererek, Türkçemizin gereği gibi okunup, yazılmasını, kavranmasını, konuşulmasını sağlayabiliriz.

Akın AKKAYA
Pelit Halit Selçuk İlköğretim Okulu
Türkçe Öğretmeni Burhaniye / BALIKESİR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir