Karadır Kaşların Ferman Yazdırır
Bilinen öyküye göre bu türkü Malatyalı Fahri ‘ye ait. Yaşar Özürküt, bu türkünün sahibinin Eskişehir’in Seyitgazi ilçesinden Mustafa Tuna olduğunu
Bilinen öyküye göre bu türkü Malatyalı Fahri ‘ye ait. Yaşar Özürküt, bu türkünün sahibinin Eskişehir’in Seyitgazi ilçesinden Mustafa Tuna olduğunu söylüyor. Türkünün öyküsünü dinlemek üzere Mustafa Tuna’yı Seyitgazi’de bulup onunla söyleşi yapıyor.
Mustafa Tuna, sevdiği kadına yazdığı bu türküyü gizliyor. Çünkü bu aşk, bu türkü bilinmesin istiyor. Kadın başkasıyla, Mustafa Tuna başkasıyla evleniyor. İkisinin de çocukları oluyor.
Öyküyü Mustafa Tuna’nın anlatımından aktarıyorum: ”Kızın babası Rum’dan dönme idi. Babam, ‘Ben soyuma Rum kanı katmam’ diye itiraz etti… Belki de isabetliydi. Gönül ferman dinlemediği için biz kızı kaçırmaya karar verdik… Benim aracı kadınlarım vardı. Haber getirip götüren. Onlardan kızın ertesi gün çeşmeye geleceğini öğrendim. Bir yandan da kızın kına hazırlığı var. Bu iŞ bitiyor, biz bunu önleyelim dedik.”
”Kızın eviyle, Kuruçeşme arasında dar bir sokak var. Arabayı sokağın başına çektik. Bir gün önceden de atları nallatmışız. Kız testileri su doldurup omzuna almış. Sokak dar kaçacak göçecek yer yok. Sabahın da körü. Kızı yakaladım. Duvara çarptım. Omzundaki su testileri kırıldı. Kucaklayıp arabaya attım. Atları kırbaçladık. Yola koyulduk… Arabacı yolu şaşırdı. Eskişehir yoluna saptı. Zaten arabacı Raşit saralıydı. Nöbeti tuttu, titriyor. Bir elimle kızın ağzını kapatıyor, ötekiyle Raşit’i tutuyorum. Yuları kavrayıp, atların sırtına bineceğim, ama bu defa ötekiler arabadan düşecekler. Atlar başıboş koşuyorlar. Aniden bir de karşıdan kamyon çıktı. Kamyonu gören atlar ürktü, anayoldan çıkıp orman yoluna saptı araba… Kızıltepe Ormanı diyoruz, Şu karşıdaki orman. O arada millet de peşimize düşmüş. Jandarma süvarisi bir yandan çevirdi; kızın nişanlısının akrabaları öte yandan üstümüze geldiler… Teslim olmak zorunda kaldık.”
”Götürdüler tevkif ettiler. Bir seneye mahkûm edildim. Yıl 1944 tek parti dönemi… Ben Seyitgazi’de ilk yirmi yedi günlük hapisliğimde sazla türküyü söylemeye başlamıştım. Hapishaneden dışarıya taştı türkü. Öyle meşhur oldu ki türkü, Eskişehir yıkılıyor… Ben günümü tamamlayıp çıkacağım sırada, Hakkı Efendi, yani kızın babası haber gönderiyor, ‘tahliye olduğunda doğruca bize gelsin görüşelim’ diyor. Ama babam kabul etmiyor. Ben babamı karşıma alıp da onlara gitmedim.”
”Ben kızla görüşüyorum, ama babasına gitmedim. Hatta hiç unutmuyorum, aracılar vasıtasıyla kız bana bir çevre göndermişti. Baktım olmayacak, babam reddediyor, 1948’de terk-i diyar eyleyip Ankara’ya gittim.” Mustafa Tuna evleniyor. Sevdiği kız da evleniyor. Uzun yıllar sonra Seyitgazi’ye dönmüş. Sevdiği kadının adını söylemek istemiyor. Çünkü o da orada yaşıyormuş.
İşte ünlü türküden bazı bölümler: ”Karadır kaşların ferman yazdırır,/Bu aşk beni diyar gezdirir,/Lokman Hekim gelse yaram azdırır,/Yaramı sarmaya yar kendi gelsin”
Yaşar Özürküt